Özlemlerin Yakarışı : Madara

Son zamanlarada aklımı kurcalayan Madara meselesi ile ilgili bir hikaye yazmaya karar verdim. Belki manga'ya uygun olarak gitmiyor olabilir. Belkide ufak tefek hataları olabilir ama beğeneceğinizi düşünüyorum. Ve yorumlarınızı bekleyeceğim ...

Bölüm 1 : Çobanın Kalbi ...

Deniz her zamankinden daha bir güzeldi sanki. Ve kayalıkların üzerinde, biraz olsun huzur bulabilmek için dalgaların sesini dinleyen bir adam… Bu Tobi idi …

Maskesini çıkararak yüzünü denizden gelen rüzgârın esintisine bırakmıştı. Yılların yıprattığı ruhunu doğaya açarcasına … Elini cebine atarak uchiha işlemeli bir mendil çıkardı. Yüzüne yaklaştırarak mendilin kokusunu içine çekti. Derin bir offf çekerek mendile baktı . Bir an çocukluk anıları gelmişti aklına. On altı yaşındaki yetim ve yalnız madara’ya dönüşmüştü sanki yeniden. O acı dolu anıları hiçbir zaman silememişti aklından …

Madara on yaşında iken, bir Hyuuga olan annesini kaybetmişti. Ve babası … o tam bir belirsizlikti. Onu daha önce hiç görmemişti. Aslında ondan nefret ediyordu. Kendisini bu acımasız dünyaya yapayanlız terkettiği için … Hayat denilen felek madara’ya iyi davranmamıştı. Hyuuga klanının bir üyesiydi ama hiçbir zaman bir Hyuuga olarak kabul edilmemişti. Onun grimsi gözleri yoktu ve byakugan’ıda kullanamıyordu . Bu yüzden madara’ya ikinci sınıf insan muamelesi yapıyorlardı . Onu adamdan saymadıkları için, madara’ya o zamanlar ‘’ terk edilmiş, bırakılmış’’ anlamına gelen Uchiha lakabını takmışlardı. Bütün Hyuuga gençleri ninja eğitimi alırken, Madara’nın görevi ise klanın koyunlarına çobanlık yapmaktı. Ve küçük kardeşi (izuna) Marumoa… “ Hayatta zaten onun için bir tek kardeşi vardı. Dek dostu, tek ailesi, kısacası hayattaki her şeyi …

Yine bir gün klanın dışında koyunları otlatıyordu. Yeni doğmuş olan küçük kuzu ile ilgileniyordu. ‘’Keşke benide senin gibi seven biri olsaydı ’’ dercesine bakıyordu küçük kuzuya… Kuzunun başını okşarken uzaklardan bir imdat çığlığı yankılanmıştı. Madara kuzucuğu bırakıp sesin yankılandığı uçuruma doğru koşmaya başladı. Her yana bakmasına rağmen sesin kaynağını bir türlü bulamıyordu. Bir an gözü aşağıya doğru gitti. Kayalıktan sarkan birini görmüştü .’’ Aman allahım !!! Bu bir kız, hemde bir Hyuuga…’’.

Kız göz yaşları içinde Madara’ya yardım etmesi içinyalvarıyordu. Madara onu kurtarmak için elini uzatmaya çalıştı. Aniden ruhunun derinlilerinden gelen şeytani bir ses kulaklarında yankılanır oldu . ‘’ Madara ne yapıyorsun … Bırak onu gebersin. Sana köpek muamelesi yapanlardan birini kurtaracak mısın yoksa ?’’. Kötüde olsa bu ses haklıydı... ve bir an elini çekmeyi düşünür oldu. Ama farklı giden bir şeyler vardı sanki . Madara, kendini bu kıza yardım etmek zorunda hissediyordu. Kızın kolunu yakalayarak onu yukarı çekmeye başladı. Sonunda onu yukarı çekmeyi başardı. Madara gülümseyerek ‘’İyimisin’’ diye sordu. O anda kızın yanakları pembeleşmeye başladı … ‘’Teşekkür ederim.Şey…’’ Sözlerinin geri kalanını madara tamamlamıştı. ‘’ Adım Madara, sende diğerleri gibi bana Uchiha diyebilirsin.Alınmam… ‘’. Kız daha bir utanarak ‘’ Teşekkür ederim Madara... Sen yardıma gelmeseydin, daha fazla dayanamazdım. Sana hayatımı borçluyum. Bu arada adım Yuuna’’. Madara yine tebessüm ederek ‘’Bana borçlu değilsin. Kim olsa aynısını yapardı zaten…’’diye cevapladı...

Madara ve Yuuna kısa bir süre bakıştılar. Madara için bu farklı bir duyguydu. İlk kez bir Hyuuga kendisine dostça davranıyordu. Bu bakışmayı küçük Marumoa’nın keskin sesi böldü. ‘’ Abi,abi,abi,abi,abi yengem seni yemeğe çağıyıyoy ...’’diye koşuşturuyordu. Böylece ayrılma vakti gelmişti. Ayrılacakları sırada Madara kızın kolunu tutarak ‘’ tekrar görüşücekmiyiz’’ diye sordu. Kız gülümseyerek ‘’ evet’’ cevabını verdi. Ve arkasını dönerek klana doğru ilerlemeye başladığı sırada mendilini düşürdü. Belkide bilerek düşürmüştü mendilini kim bilir ? Madara mendili alarak yüzüne yaklaştırdı. Kokusunu içine çekti, sanki o mendili bir ömür boyu saklayacağını bilircesine …


Bir sonraki bölüm : Sharingan’ın uyanışı

güzel olmuş da harbiden madaranın annesi hyuga falan deil dimi??

Güzel olmuş devam et

_X_Madara_X_ demiş ki:

güzel olmuş da harbiden madaranın annesi hyuga falan deil dimi??

Annesinin hyuuga olduğu kesin değil. Benimkisi hikaye işte.

Bölüm 2 : Sharingan’ın Uyanışı

Madara ömrünün en güzel yıllarını yaşıyordu. Artık kendisi için çok değerli olan bir arkadaşa sahip olmuştu. Böylece aradan iki sene kadar geçmişti. Madara ve Yuuna artık iki sıkı dost olmaktan çıkmış, birbirlerinden hoşlanan sevgililer olmuşlardı. Her zaman ki gibi gizli buluşma yerlerine gitmişlerdi …

‘’Seni ne kadar sevdiğimi biliyorsun değilmi ?’’ diye sordu Madara . ‘’Evet ‘’ diyerek yanıtladı genç Hyuuga . Ve Madara, kendi yaşamının dönüm noktası olacak olan soruyu yönellti. Alçak bir ses tonu ile ‘’ O zaman benimle evlenir misin Yuuna ?’’ diye sordu. Kız üzgün bir yüz ifadesi ile başını eğerek sustu. ‘’Neden cevaplamıyorsun, yoksa artık beni sevmiyor musun ?’’. ‘’ Seni tabiî ki seviyorum. Ama ailem evlenmemize karşı çıkacaktır.’’ Madara ‘’öyleyse gidip ailenden onay alacağım’’ diyerek sevgilisini rahatlatmaya çalıştı.

Aslında Madara’da farkındaydı. Hiçbir Hyuuga ailesi, kendisi gibi basit bir çobanın kızlarıyla evlenmesine razı olmazdı. Ama denemek zorundaydı. Yapabileceği tek şey buydu çünkü . Bu yüzden kızın evine giderek babası ile yüzleşti ve kızıyla evlenmek istediğini ona söyledi. Babası ‘’ Bir kere her şey bir yana, klan kurallarımıza göre kızım ile evlenecek kişi ancak Hyuuga olabilir. Ama sen ise byakugan’ı bile kullanamıyorsun .’’ diyerek bu ilişkinin imkansız olduğunu vurguladı. Madara ise ‘’ annem Hyuuga idi .Bunu gayet iyi biliyorsun ‘’ demesi ile daha pes etmediğini belirtti. Ve son karar söyle oldu. Madara’nın bir Hyuuga olup olmadığına ancak klanın ileri gelen ihtiyarları karar verebilirdir. İhtiyarlar toplanıp cevaplarını açıkladılar. ‘’ Annen bir Hyuuga, öte yandan byakugan’ı kullanamıyorsun. Buda bizlerin karar vermesini zorlaştırıyor. Bir Hyuuga olup olmadığını ancak yeteneklerini test ederek anlayabiliriz. Bu yüzden klandaki bir savaşçı ile dövüşeceksin. Seni uyarıyoruz! Bu dövüş ölümcül olabilir.’’ .İşte Madara’nın çıkmaza girdiği an, o andı. Kendisi daha önce sürüsüne saldıran kurtlardan başka hiçbir şey ile dövüşmemişti. Diğer yandan karşısına çıkacak olan kişinin, profesyonel bir ninja olacağı garanti idi. Bir tarafta hayatı, diğer tarafta sevdiği kız…

Sonunda Madara dövüşmeyi kabul etti . Etrafını çevreleyen kalabalıktan bir Hyuuga öne çıkmaya çalışırken, genç kızın abisi olan Sijori onu engelledi. ‘’Sen bekle. Bu Uchiha’ya haddini ben bildireceğim’’ diyerek çıkıştı. Madara’nın işi beklediğinden de zordu . Çünkü karşısında Hyuugaların en yetenekli ninjalarından biri duruyordu. O anda içindeki şeytani ses ona bir kez daha seslenmişti… ‘’Kaderine boyun eğerek vazgeç. Ona karşı hiçbir şansın yok, bunu biliyorsun !’’. Madara ise içten içe ‘’vazgeçmeye hiç niyetim yok diyerek’’ haykırdı. Ve böylece Madara kendisine verilen kunayi ile rakibine doğru koşmaya başladı. Ama saldırıları hiçbir işe yaramıyor , tüm saldırıları boşa çıkıyordu. Karşısındaki savaşçı ise onunla sadece dalga geçiyordu. Artık saldırı sırası Sijori’de idi. Ve başladı… Hakke Rokujuuyonshou !!!!!

Madara ne olduğunu anlayamadan onlarca darbenin hedefi oldu. Saldırı öylesine şiddetliydi ki Madara’nın gözlerinden ve kulaklarından kan gelmeye başlıyordu. Genç Yuuna ise olanları bir kenardan göz yaşları ile izliyordu. Madara, düştüğü yerden bir türlü doğrulamıyordu. Sijori yaklaşarak elindeki kunayiyi Madara’nın boğazına dayadı. ‘’ Uchiha … yapabileceğinin en iyisi bumuydu. Yoksa bir köpek gibi ölmek istemiyor musun ?’’ diyerek kahkaha atmaya başladı. Madara ise ölümün soğuk nefesini ensesinde hissediyordu. İşte ne oldu ise ondan sonra oldu. Aniden kendini boş bir arazide buldu. ‘’Buraya nasıl geldim ben ?’’ diye kendini sorgulayarak etrafa göz atıyordu. Bir an arkasına bakıverdi. Gördüklerin inanamıyordu. Az önce kendisini öldürmek üzere olan rakibi Sijori, uzunca bir direğe zincirler ile bağlanmıştı. İşin acayip yanı kendi elinde de keskin bir katana duruyordu. İşte intikam sırası Madara’da idi. Elindeki katana’yı olağan gücü ile rakibinin göğsüne sapladı. Öte yandan tüm Hyuugalar hayret içinde Madara’ya bakıyorlardı. Bu güne kadar hiç kimsede görmedikleri kırmızı gözler ile rakibini bir anda hareketsiz bırakması onlara inanılmaz geliyordu. Dahası byakugan’ı kullananların hayreti iki katına çıkmıştı. Çünkü Madara’nın çakrası inanılmaz derecede artıyordu. Bir an Sijori kunayisini çekerek bu acıya son vermek için kendi kalbine sapladı ve oracığa yıkılıverdi. Yuuna göz yaşları içinde abisinin cesedine sarılırken, Madara ihtiyarlara dönerek ‘’ Ben Hyuuga değilim, Uchiha’yım’’ diyerek haykırdı. Ağır adımlarla kızın yanına ilerledi ve ‘’bir gün senin için döneceğim ‘’ diyerek uzaklaşmaya başladı. Bunu gören Marumoa ‘’Abim yoksa benimde bu lanetli yerde durmamın bir anlamı yok’’ dedi ve yere tükürdü. Böylece Madara ve kardeşi Marumoa batan güneşe doğru ilerleyerek klanı terk ettiler…

Bir sonraki bölüm : Kutsal ateşin gücü - Katon

tobinin madara olması tarafından deilimve manga ile alakası yok ama çok güzel yazmışsın eline sağlık

bence biraz saçma olmus cunku benim bildigim(bilmiyorda olabilirim) uchiha klanı hyuugalardan cok daha once wardı hem de uchihalar konohanın kurucu klanlarından biri yinede hikaye bu istedigini yazablirsin madaranın anıları guzel olmus ama

ne kadar doğrudur bilmiyorumda bu hikayeyi king tengu teorisine göre yazıdım .Fantastik birşey olsun diye. Arada yanlışlar çıkabilir.Ama beğendiğinize sevindim ...

süper yazmışsın

hikayeye 1.hokegeyide ekleyebilirsin bi de o madaranın içindeki ses ne kyuubi mi yksa baska bisi mi

madara'nın içindeki ses kyubi yada başka bir kuyruklu canavara ait değil. Yani içinde mühürli bir yaratık yok. Madara'yı çok iyi tanıyan biri ona telepatik yoldan mesaj yolluyor diyebilirim. Bu kişi'yi büyük bir ihtimal bir sonraki bölümün sonunda onu açıklarım ...

Bölüm 3 : Kutsal Ateşin Gücü – Katon

Günlerdir yürümek Madara ve kardeşini bir hayli yormuştu. Ama durmuyorlardı. Tıpkı birer sürgün gibi, nereye gideceklerini bilmeden ilerlemekteydiler. Aniden sağ taraftan bir ses yükseldi . ‘’ Sonunda gelebildin Madara …’’ . İkiside şaşkın bir halde sesin kaynağına doğru baktılar. Öyle ya basit bir çobanın ismini bu kadar uzaklarda kim bilebilirdi ? Ses yolun kenarında oturmakta olan , ufak tefek , kısa boylu bir ihtiyardan geliyordu . Ve devam etti ‘’ Buraya varman neden bu kadar uzun sürdü ? Benim gibi ihtiyar bir adamı bunca zaman bekletmeye utanmıyor musun ? ‘’ . Madara ise şaşkınlıkla ‘’ Sende kimsin ? Daha önce seni gördüğümü hatırlamıyorum. Hem adımı nerden biliyorsun ?’’ . İhityar bilgece gülümsedi . ‘’ Doğru seninle ilk kez karşılaşıyoruz. Seni tanımamın sebebi sezgilerimdir. Sezgilerim çok kuvvetli olduğu için senin ve kardeşinin bana ulaşacağını tahmin edebiliyordum. Bana güneyin ateş terbiyecisi derler. Sanırım amacın shinobi olmak öylemi ? ‘’ Madara ise sakin bir vaziyette cevapladı. ‘’ Aslında belli bir amacım yok, ben her şeyini kaybetmiş biriyim ‘’ . İhtiyar bir kez daha gülümseme ile ‘’ Derdin buysa kaybettiklerini kazanmana yardımcı olabilirim. Ama bunun için önce ruhunu okumalıyım. Nasıl birine yardım edeceğimi bilmek zorundayım’’ diyerek Madara’ya teklifini sundu. Zaten kaybedecek bir şeyi olmayan Madara bu teklifi kabul etti.

Bunun üzerine ihtiyar gözlerini kapadı ve elini Madara’nın başına koydu . Birkaç saniye sonra gözlerini açtı. Yüzündeki tebessümlü ifade değişerek ciddileşti. ‘’ Geleceğin çok karanlık. Yüzlerce kişinin ölümüne sebep olacaksın. Aynı zamanda daha fazla insanın hayatının kurtulmasına sebep olacaksın. Kurtaracağın insanlar daha fazla olduğu için sana yardım edeceğim. ’’ diyerek Madara ve kardeşini yanına almayı kabul etti.

Böylece Güneyin ateş terbiyecisi, Madara ve kardeşine bildiği en iyi şey olan ateşin gücünü kullanmayı öğretti. Madara yükselen gücü ile birlikte , beraber çalıştığı kardeşininde sharingan’ının açılmasına sebep olmuştu. Gittikçe yükselen chakraları ile başardıkları işler , onların yavaş yavaş tanınmasına sebep oluyordu. Artık herkesin dilinde kızıl gözlü iki ninja vardı…

Çalışma ile geçen yıllar birbirini kovalar olmuştu . Klanı terk edeli 7 koca yıl geçmişti. Aradan geçen bunca zaman içinde, iki kardeş mükemmel birer shinobi olmuşlardı. Artık dönmenin vakti gelmişti. Çünkü Madara’nın birine sözü vardı … Ayrılma zamanı geldiğinde Madara , ustasına giderek durumu anlattı. İhtiyar Madara’ya ‘’ Açıkçası gitmenden yana değilim. Orada kötü şeyler olacağını hissediyorum. Çok dikkatli ol Madara, kendini aşan işlere bulaşmamalısın’’ diyerek Madara’yı ciddi olarak uyardı. Ama Madara korkusuz biriydi. Sonucu ne olursa olsun sevdiğini almak için geri dönmeliydi…

Klana yaklaştıklarında, daha önceden ayak bastıkları yerleri özlemle yürüyorlardı . Korkusuz ve dimdik olarak ... Klana girer girmez , gören herkesin şaşkın bakışları içinde ilerlemeye devam ediyorlardı. Onlar ilerlerken insanlar fısıltı ile konuşuyorlardı. ‘’ Bu Uchiha ve kardeşi değil mi ? Geri dönmüşler...’’ Biraz daha ilerlediklen sonra, ilerideki genç Yuuna’yı gören Madara’nın içindeki hasreti biraz olsun azalmıştı. Ona yılların özlemi ile sıkıca sarılası geliyordu. Fakat bir anda gördükleri karşısında dona kalmıştı. Yuuna’nın yanında küçük bir çocuk vardı. Çocuk Yuuna’ya seslendi. ‘’Oradan bize bakan adam kim anne ‘’ :C . Madara taş kesilmişti sanki. Ağzından sadece ‘’olamaz’’ kelimesi döküldü. Madara öyle büyük şoka girmişti ki olanları anlamakta güçlük çekiyordu . Yuuna ise ona dolan gözleri ile bakıyordu. Madara Sharingan’ını açarak kızın zihnine girdi.

O anda bir gurup hyuuga, bunların etrafını çevreledi. Biri kunaisini kaldırıp çıkışmak üzere iken, Marumoa yıldırım hızı ile katanasını çıkardı ve ‘’Hiç tavsiye etmem ‘’ diyerek karşısındakini ciddi bir şekilde uyardı. Madara ise gerçekleri öğrendiğinde, tam manası ile yıkılmıştı. Çünkü canından bile çok sevdiği kadın, başka biri ile evlenmişti. Çektiği acı yüzünden Sharingan ile ona beraber geçirdikleri mutlu günleri gösterdi. Daha sonra zihninden çıkarak, yüzünden yaşlar damlayan Yuuna’ya ‘’ Seni gördüğüm güne lanet ediyorum ‘’ diyerek haykırdı. O anda sırtına bir el dokundu. Her zaman duymaya alışık olduğu o şeytani ses, bu sefer ruhunun derinliklerinden değil, arkasından geliyordu. ‘’ Ona yardım etmemen konusunda seni uyarmıştım, Madara !!!’’

Bir sonraki bölüm : Kralın Dönüşü

Okuyanların yorumlarını bekliyor olacağım...

guzel olmus tebrik ediyorum

''Çocuk'' kelimesini okur okumaz, tamam dedim, evlenmiştir bu kesin. x)

Çok güzel gidiyor bence hikâye. Bazı arkadaşlar Manga ve Anime vb. ile uyuşmuyor demiş. Bkz. Manga ile hikâye'nin anlamları farklıdır.

Devam'ı Pazartesi gelir değil mi, en heyecanlı yerinde kesmişsin sende.. :D

bu kadar sevdiğinize göre devamını mümkün olan en kısa sürede yapmaya çalışırım ...

Yeni bölümü ancak bitirebildim. Umarım beğenirsiniz ...

Bölüm 4 : Kralın Dönüşü

Etrafta esen soğuk rüzgarlar , herkesin kanını donduruyor gibiydi. Madara dahil hiç kimse ağzını açıpta tek kelime edemiyordu. Klan meydanı kalabalık olmasına rağmen, tıpkı bir mezarlığı andırıyordu. Derken biri korku ile kekelemeye başladı ‘’ Bu tetetetete ...’’ . Korkudan ağzından kelimeler dökülemiyordu. En sonunda biri ‘’ Bu Tengu Kralı Sojobo ‘’

Madara daha önce hiç hissetmediği korku ile arkasına doğru döndü. Karşısında nerden baksanız iki buçuk metre boylarında, iri cüsseli bir adam duruyordu. Kızıl teni sanki cehennem ateşinde yanmış gibiydi. Kanlı gözleri ile daima çatık duran kaşları görenleri korkutmaya yetiyorda artıyordu bile ... ‘’ Sonunda karşılaşabildik, evlat’’ diyerek kahkaha atmaya başladı. Kahkahaları, adeta yeri göğü yırtan bir karga çığırmasını andırıyordu. Madara hariç herkes kulaklarını tıkamıştı. Çünkü bu ses kulakları sağır edecek kadar şiddetli idi . Madara ‘’ Ne istiyorsun adiii yaratık’’ diyerek karşısındakine sert bir bakış attı. ‘’ Şu parlak gözlerinin gücünü merak etimde geldim. Bu gözler bir insanoğlu için sence de fazla değil mi ?’’ Madara, onun ne demek istediğini anlayamamıştı. ‘’ Ne saçmalıyorsun sen ?’’ diyerek karşılık verdi. ‘’ O gözleri taşıyabilmenin tek bir sebebi var. Benim gibi olman. Şeytani ...’’ Madara şaşkın bir halde ‘’ Yoksa sen ...’’ ,‘’ Tam düşündüğün gibi Madara. Benden geliyorsun, babandan ...’’

Bunu duyanlar şaşkınlıktan küçük dilini yutmuşlardı. En büyük şaşkınlığı ise Madara yaşıyordu. Babası bir iblis ... Bu nasıl olabilirdi. Ve Tengu Kralı ‘’ Gücünü göster bana. Neyin var bir görelim.’’ diyerek bir anlamda Madara’ya meydan okudu. Gücüne güvenen Madara sharingan ile Sojobo’ nun zihnine girmeye çalıştı. Ama birkaç saniye sonra nefes nefese kalarak yere çöktü. Gördüğü şeyler tam manası ile cehennemi andırıyordu. Sojobo’nun zihninde, binlerce masum insanın nasıl katlediğini görmüştü Çünkü . Tengu kralı devam etti ‘’ Şu an hedefim Hyuugalar. Şimdi ; senmi başlayacaksın, ben mi evlat ?’’. Aslında Sojobo ‘ nun Hyuugaları temizlemesi Madara’nın umurumda bile olmazdı. Hatta ona iyilik yapmış sayılırdı . Fakat işin içinde, hala daha aşık olduğu sevgili Yuuna’sı vardı. Ama o artık başkasına ait olsa bile... Bu yüzden Madara hiddetle çıkıştı ‘’ Kimseye dokunmana izin vermeyeceğim, seni lanet yaratık ’’ Sojobo ise buna sadece gülmekle yetiniyordu. Çünkü Madara’nın o seviyesi, hiçbir şekilde kendisi ile başa çıkamaya yetemeyeceğini biliyordu. Ve ona bir teklif sundu. ‘’ Seni köpekten bile değersiz görenleri savunuyorsun öylemi ? Peki o zaman önünde koca bir ay var. Tam bir ay içinde karşılacağız. Eğer bu savaşı kaybedecek olursan, hepsini nasıl acılar içinde çarmıha gereceğimi izleyeceksin. Özellikle sevgili Yuuna’nın kargalarım tarafından canlı canlı yenildiğini izlemen için elimden geleni yapacağım.Ve yeterince acı çektiğin zaman , gözlerini yuvalarından çıkararak bu acınası yaşamına son vereceğim, Uchiha Madara. Huhahahahahaaa....’’.

Böylece sözlerini bitirerek sumon jutsusu ile çağırdığı büyük bir karganın sırtında uçarak oradan uzaklaşmıştı. Madara ise ustasının sözünü dinlemeyerek boyundan büyük işlere kalkışmıştı ve Sojobo’yu yenemeyeceğini gayet iyi biliyordu. Artık Güneyin ateş terbiyecisinin nasihatlerine daha fazla ihtiyaç duyuyordu. Evet evet... Sojobo’yu yenmenin bir yolu varsa bunu ancak o bilebilirdi. Bu yüzden Marumoa’ ya klanda kalmasını söyleyerek , güneye doğru yola çıktı.

O bölgeye ulaştığında ustasının evininde içinde bulunduğu binlerce hektarlık ormanın küle döndüğünü gördü. Bir şeylerin ters gittiğini hemen farkına varmıştı, Madara . Bu kadar büyük alanı ancak Güneyin Ateş Terbiyecisi yakabilirdi. Koşuşturarak ilerlemeye başladı. Biraz daha ileride, kanlar içinde yatan ihtiyar ustasını gördü. ‘’ Usta neler oldu böyle, sana bunu kim yaptı ? ‘’ Ağır yaralı olan ihtiyar yavaşça konuşabiliyordu. ‘’ Baban beni ziyaret etti Madara. Belli ki buraya geleceğini tahmin etti. Sana başka bir şeyleri öğretmemden korkuyordu. Onunla savaşmaya çalıştım. Ama başaramadım. Baban senden ve benden kat kat daha güçlü. Fakat onu yenmenin bir yolu var. Gözlerini kullanarak zihnime girmelisin ‘’ diyerek sözlerini kesti. Madara sharingan ile ustasının zihnine girdi. Böylece ölmek üzere ustasından bilinen en güçlü ateş tekniği olan ‘’ Tanrıça Amaterasu’nun Siyah Ateşini‘’ öğrendi.Ve Ustası devam etti ‘’ Bu kadar güçlü bir teknik bile babanın sınırsız gücünü durdurmaya yetmeyecek. Onun lanetli chakra‘sını bastırabilmek için yine onun ki gibi lanetli bir chakra’ya ihtiyaç duyacaksın. Bu yüzden kuzey vadisinin dokuz kuyruklu’ sunun yanına alarak babanın karşısına çık. Onu durdurmanın tek yolu bu. Ve sana son nasihatim, babanın yolunu izlememendir...’’ diyerek hayata veda etti. O anda üzüntü ve kızgınlıktan gözlerinden kan gelmeye başladı. Bir anda kendine en yakın kişi olan Ateş Terbiyecisinin ölümü ile Mangekyou Sharinganı açılan Madara , sesi kısılana kadar dağa taşa haykırdı. ‘’ Bunun sana ödeteceğim, Sojobo... ‘’

Bir sonraki bölüm : Tüm zamanların en büyük savaşı

devamını getirmeye çalışacağım. Bu arada eleştirilerinizi yapmaktan kaçınmayın

yazılar süper.. cok begendim

Spoiler:

devamını getirmek biraz zor oluyor ama bir kaç gün içinde yeni bölümü eklerim . Bu arada beğendiğinize sevindim ...

Bölüm 5 : Tüm Zamanların En Büyük Savaşı

Madara sonunda kuzey vadisine varmıştı. Soğuk, çamurlu ve karanlık bir yoldan geçiyordu. Yandan da ‘’Tanrı bu yeri lanetlemiş olmalı ‘’ diyerek söyleniyordu. Diğer taraftan da kafası soru işaretleri ile doluydu. Bir kere koskoca vadide dokuz kuyrukluyu nasıl bulacaktı. Hem daha nasıl bir şeye benzediğini bile bilmiyordu. Hadi onu buldu diyelim, oda şeytani bir chakra’ya sahipse babası gibi olabilirdi. Ama bu sefer ustasının sözüne güvenmeliydi. Çünkü dokuz kuyrukluyla anlaşamazsa babasını yenmesine imkan yoktu...

Düşüncelere dalarak ilerlerken , aniden karanlık ağaçların arasından koca kanlı bir gözün onu izlediğini fark etti. Bu kadar soğuk ve karanlık bir yerde ancak dokuz kuyruklunun kendisini izleyebileceği düşündü. Ve o tarafa doğru seslendi. ‘’ Bu vadinin dokuz kuyruklu yaratığı sen misin? ‘’ . Çok geçmeden karşı taraftan cevap gelir. ‘’ Beni aramak için böyle lanetli bir yere gelmenin sebebi nedir , İnsanoğlu ?’’ . ‘’ Tengu kralını yenmek için gücüne ihtiyacım var. Bu yüzden seni arıyorum .’’ Madara’nın bu sözlerinden sonra ağaçlıkların arasından büyük bir kahkaha kopar . ‘’ Hihahhahaha. Demek Tengu kralını yenmek için gücüme ihtiyacın var. Binlerce yıllık ömrümde senin kadar aptalına da hiç rastlamamıştım. Tengu kralını yok etmek imkansızdır. Bunu nasıl bilemezsin ? . Buna ne senin neden benim gücüm yetmez. Böyle aptalca bir işe kalkışmak için kendimi yormayacağım. ‘’ . Ama Madara gayet ciddiydi ve bunun için ne gerekirse yapardı. Bu yüzden dokuz kuyruklunun gelmeyeceğini anlayınca geriye çekildi ve Katon Goukakyuu No Jutsu !!!!!!!!

Bu ateş saldırısı ile deliye dönen Kyuubi bulunduğu yerden kalkarak ortalığı yıkmaya başladı. Madara ise şaşkındı. Açıkçası dokuz kuyruklunun bu kadar büyük ve güçlü olduğunu tahmin etmemişti. Öfkeden deliye dönen dokuz kuyruklu’yu durdurmaya kalkmak, çılgınlıktan başka bir şey olmazdı. Bir an sharingan’ın özelliği aklına geldi. Fakat her zamanki gibi normal bir şekilde bu yaratığın zihnine giremezdi. Bu yüzden yeni geliştirmiş olduğu tanrısal teknik olan, Tsukuyomi’yi Kyuubi’ye yedirmeye çalıştı. Fakat inanılmaz derecede zorlanıyordu . Çünkü dokuz kuyruklu çok fazla güçlüydü ve direniyordu. Ama en sonunda o da çektiği acıya dayanamayarak pes etmek zorunda kaldı. ‘’ Tamam,tamam sen kazandın ,İnsanoğlu. Ama bu yapmayaö çalışacağın şey imkansız. Gücümüzü birleştirsek bile Tengu Kralını yok etmemiz mümkün değil. Bu yüzden bir planın var mı?’’. Dokuz kuyrukluyu dize getirmenin verdiği cesaretle gaza gelen Madara, işe kyuubi’ye racon kesmeyle başladı . ‘’ Bir kere adım Uchiha Madara. Bana insanoğlu demeyi kes. Planıma gelince; zaten Tengu Kralını yok etmemiz imkansız. Buna gücümün yetmeyeceğini bende gayet iyi biliyorum. Bu yüzden onu mühürlemeyi deneyeceğim. Mühürleme işleminde yüksek miktarda chakra’ya ihtiyacım olduğu içinde senin yardımına ihtiyacım var. Her şey bir anda olup bitecek ...’’ Bu konuşmadan sonra kyuubi sinsice sırıtarak oradan ayrılmakta olan Madara’ya ‘’Adını hiçbir zaman unutmayacağım Uchiha Madara’’ diyerek seslendi.

Ve zaman gelip çatmıştı. Etrafı kayalıklarla çevrili yüksekçe bir tepenin üzerinde beklemeye başladı. Aniden güneşli olan hava, anormal bir şekilde kara bulutların etkisi altında karararak ortama fırtına öncesi sessizliği veriyordu. Bir anda gökyüzünde keskin bir karganın çığırma sesi yankılandı. Bu şüphesiz Tengu Kralı Sojobo idi ...

Yere iniş yapan Sojobo her zamanki şeytani bakışlarını Madara’ya yöneltti. ‘’Şimdi ne yapacağını çok merak ediyorum, Madara !!! ’’. Mangekyo Sharingan’ı açık bir şekilde kendinden gayet emin olan Madara ise şu cevabı verdi ‘’ Yapacağım şey senden kurtulmak olacak’’. Ve bu sözlerin ardından geriye doğru çekilen Madara , iki parmağını yüzüne yaklaştırdı ve tek gözünü kapadı... AMATERASUUUUUU !!!!!!!!

Ne olduğunu anlayamayan Sojobo ,siyah ateşin etkisinden dolayı,koskoca tepe ile birlikte cayır cayır yanmaya başladı. Bedeninin yanmasından dolayı çığlık atan Sojobo, bu sönmeyen siyah ateşten kurtulmak için çabalıyordu. Bu fırsatı değerlendirmeye çalışan Madara , babası jutsusu’nu yapmadan önce ona son darbeyi vurmalıydı. Bu yüzden parmağını ısırdı ve akan kan ile yere mühür çizerek , onu patlattı. O anda tüm ihtişamı ile Dokuz Kuyruklu Şeytan Tilki ortaya çıkıverdı. Madara dokuz kuyruklunun üstüne çıkarak parmaklarını birleştirdi. Şeytan tilkinin chakrası ile mangekyo’nun gücünü bir araya getirek uzay-zaman arasıda bir yarık açıtı. Böylece ortaya çıkan muazzam enerjinin etkisi ile Sojobo bu yarığa doğru savruldu. Uzay zaman yarığının içine çekilen Sojobo’nun son sözleri şunlar olmuştu . ‘’Uchiha Madara, seni lanetliyorum. Bu lanet ile çok uzun süre yaşacak ve acı çekeceksin. Evlatların benden gelen büyük güç için birbirlerinin gözlerini oyacaklar. Böyece sonsuza kadar acı çekmeni sağlayacağım .Nihuhahahahaahah !!!!!!’’ . En sonunda imkansız başarıldı. Ninjitsu’nun yenilmez Sojobo’su , Uchiha Madara’ya yenilmişti’’.

TümHyuuga klanına bir korku hakimdi.Sojobo’nun yıkıcı gücü onlar için çok korku vericiydi. Bu yüzden hepsi klanın girişinde bekliyordu. Yüksekçe bir yerde bakınan birisi heyecanla bağırdı. ‘’ Uchiha geliyor !!!!’’ . Bir anda tüm hyuugaları mutluluk sarmıştı. Madara’nın dönüşü Sojobo’nun yenilmesi anlamına geliyordu çünkü. Ve Madara uzaklardan görünür oldu. Üstü başı yırtık , yara bere içinde klanın girişine vardı. Belkide Madara’nın dönüşüne en fazla yuuna sevinmişti. Adeta etrafına gülücükler dağıtıyordu. Madara’yı kapıda ilk karşılayan kardeşi Marumoa olmuştu. Bir anda etraf hafif bir sessizliğe büründü. Madara , son bir kez kanayan gözleri ile Yuuna’ya bakarak ‘’ Marumoa gidiyoruz. Buralarda artık bize ait olan hiçbir şey kalmamış’’ dedi.

Böylece ömrü boyunca yüreğini dağlayacak olan sözleri söyleyerek arkasını döndüğü sırada, Madara’nın Sojobo’yu yendiğini duyan her klandan, toplanmış olan yüzlerce milis savaşcı , bir anda Madara’nın önünde diz çöktü. Marumoa ise katana’sını havaya kaldırarak ‘’ Yaşasın Uchiha birliği ‘’ diye bağırdı...

SON

Sanırım hikaye Madara'nın Uchiha soyunu oluşturmasını ve birliğin oluşmasını anlatıyor doğal olarak bitmiştir

bu son bölümdü tadında bırakmak istedim ...