| | herkez bildiğini yazsın bakalım... | |
|
+15Orion Rhonin Alp Miharu Akiaya IIIReazeLIII ouz-kun Pein erpay cemanga gülchin-chan zombikayhan Nakashima Manga-ka dvtchk 19 posters | |
Yazar | Mesaj |
---|
dvtchk
Mesaj Sayısı : 550 Yaş : 32 Geldiği mekan : kocaeli Meslek : öğrencilik:) Hobileri : portakal suyu,m&m's=) Kayıt tarihi : 09/08/07
| Konu: herkez bildiğini yazsın bakalım... Cuma Ağus. 31, 2007 12:04 am | |
| Japonya ve Japonca konusunda bildiğimiz bilgileri buraya yazalım.bilgilenmiş ve bilgilendirmiş oluruz bu sayede=)ben başlıyım: mesela Japonların kültürü,anne baba saygısı yönüyle bizimkine çok benzemekteymiş die duymustum ben... hadi bakalım sıra sizde | |
| | | Manga-ka Hokage
Mesaj Sayısı : 3081 Yaş : 33 Geldiği mekan : Türkiye/Eskişehir Meslek : Mangaka Hobileri : manga,anime,manga çizmek,müzik dinlemek vs.vs. Kayıt tarihi : 23/05/07
| Konu: Geri: herkez bildiğini yazsın bakalım... Cuma Ağus. 31, 2007 11:37 am | |
| Japonlar Manga için ayırdıkları kağıtlar tuvalet kağıdı için ayırdığı kağıtlardan daha çokmuş yani herifler wc kağıdından tasarruf edip manga yapıyorlar | |
| | | Nakashima
Mesaj Sayısı : 937 Yaş : 31 Geldiği mekan : Bilgisayarın başı Meslek : Sanatçı Adayı Hobileri : Çizim Kayıt tarihi : 25/05/07
| Konu: Geri: herkez bildiğini yazsın bakalım... Cuma Ağus. 31, 2007 6:46 pm | |
| sadece japonyada diil uzak doğu ülkelerinde herşeyi 2 el kullanarak verirlermiş tek el kullanmak saygısızlık olarak sayılırmış | |
| | | zombikayhan
Mesaj Sayısı : 641 Yaş : 43 Geldiği mekan : Şanlıurfa Meslek : Öğrenci Hobileri : Anime,bilgisayar,karikatür,futbol... Kayıt tarihi : 24/07/07
| Konu: Geri: herkez bildiğini yazsın bakalım... Cuma Ağus. 31, 2007 7:01 pm | |
| Benim de okuduğuma göre japon mafyasına "yakuza" denirmiş.Yakuzalar bildiğimiz mafyalardan farklı olarak ülkesine çok sağdıkmış.İkinci bir polis birliği gibi toplumda düzeni sağlamaya çalışırlarmış ve serbestçe işlerini yürütebiliyor hatta içişlerine dahi karışabiliyorlarmış.Her yakuza ailesinin kendine has dövme stilleri varmış.Ailede yanlış yapan kişilerin serçe parmakları kesilirmiş... | |
| | | gülchin-chan
Mesaj Sayısı : 738 Yaş : 29 Geldiği mekan : ... Meslek : ... Hobileri : ... Kayıt tarihi : 28/07/07
| Konu: Geri: herkez bildiğini yazsın bakalım... Cuma Ağus. 31, 2007 8:22 pm | |
| Japon Bayramları ve Festivallerinin Tarihleri (01-Ocak Yeni Yıl (Gantan) Ocağın 2.Pazartesi'si Yetişkinler Günü (Seijin-no hi) 03-Şubat Fasulye atma Seremonisi (setsubun) 11-Şubat Ulusal Bayram (Kenkoku Kinembi) 03-Mart Kızlar festivali (Hina-matsuri) Mart 20 veya 21 İlkbahar Gündönümü (Shumbun-no-hi) 08-Nisan Buda'nın Doğum günü (Hana matsuri) 29-Nisan Yeşil günü (Midori-no-hi) 03-Mayıs Anayasa Bayramı (Kenpoo-kinenbi) 05-Mayıs Çocuklar günü (kodomo-no-hi) 07-Haziran Yıldız Festivali (Tanabata) Eylül ortası Ay seyretme (Tsukimi) 15-Eylül Yaşlılara saygı günü (Keirou-no-hi) Eylül 23 veya 24 Sonbahar Gündönümü (shuubun-no-hi) Ekim'in 2. Pazartesi'si Sağlık ve Spor Günü (Taiiku-no-hi) 03-Kasım Kültür Günü (Bunka-no-hi) 15-Kasım 3, 5 ve 7 yaş çocuklar için festival günü (Shichi-go-san) 23-Kasım İşçi Günü (Kinrou-kansha-no-hi) 23-Aralık İmparator'un Doğum günü (Tennou-tanjoubi) 31-Aralık Yeni yıl arifesi (Oumisoka) | |
| | | gülchin-chan
Mesaj Sayısı : 738 Yaş : 29 Geldiği mekan : ... Meslek : ... Hobileri : ... Kayıt tarihi : 28/07/07
| Konu: Geri: herkez bildiğini yazsın bakalım... Cuma Ağus. 31, 2007 8:25 pm | |
| - zombikayhan demiş ki:
- Benim de okuduğuma göre japon mafyasına "yakuza" denirmiş.Yakuzalar bildiğimiz mafyalardan farklı olarak ülkesine çok sağdıkmış.İkinci bir polis birliği gibi toplumda düzeni sağlamaya çalışırlarmış ve serbestçe işlerini yürütebiliyor hatta içişlerine dahi karışabiliyorlarmış.Her yakuza ailesinin kendine has dövme stilleri varmış.Ailede yanlış yapan kişilerin serçe parmakları kesilirmiş...
YAKUZA:japon mafya örgütlenmesdir,kendilerini samuray kültürü ve yaşam biçiminin,japon geleneksel kültürünün taşıyıcısı olarak görürler. rütbelerine göre dövme yaptırırlar, bu yüzden dövme denen olaya japonya'da pek hoş bakılmaz. yapılan kötü yanlışlıklarda ceza olarak serçe parmağın bir boğumu kesilir, ikincisinde ve sonrasında ise sırayla devam edilir. hatta şüphe çekmemek için takma parmak da takıyorlarmış yabancı lüks arabalar genellikle nüfuzlu, rütbeli yakuzaların mülkiyetindedir. Japon mafyası Yakuza'nın durumu, son derece ilginç bir konudur. Piramit şeklindeki örgütlenişi, alt üst ilişkisi, insanlara yaklaşımı, katı kuralları, devleti ve ülkeyi herşeyden üstün tutuşu ve görüntüsü ile Yakuza, ender bir yapıya sahiptir. Siyah takım elbiseli, beyaz kravatlı, güneş gözlüklü, çoğu ustura traşlı, vücudu dövmeli, serçe parmağı kesik Japon mafyası, işleyiş tarzıyla, Rus ve İtalyan mafyalarını geride bırakır. Yakuza'nın, Japonya'da saklanma ya da yer altına çekilme gibi bir sorunu yoktur. Çünkü her zaman gözler önündedir, alkışlarla siyasal zemindedir, devletin içindedir, polisle kol koladır. Devlet görevlileriyle olan bu danışlıklı hareket tarzı, Japon mafyasına toplum düzenini koruma misyonu yüklemiştir. Suç unsurlarını asgariye indirip çözümü polise havale etmek de, en önemli işlevlerindendir. Tamamen geleneksel Japon anlayışı üzerine kurulmuş olan Yakuza, yaklaşık 20 bin kişilik ordusuyla, ülke genelini en ücra sokaklarına kadar kontrolü altında tutmasıyla meşhurdur. Üyelerini aşırı sağcı sokak gençlerinden de seçen Japon mafyası, büyük holdinglerden, köşe başlarındaki küçük iş yerlerine, partilerden karakollara kadar geniş bir yelpazede görülür. Sadakat, uyum, sevgi, saygı, suç, ceza motivleriyle süslü Yakuza, iç yapılanması ve hiyerarşik ilişkisini kusursuz bir şekilde yerine getirmesiyle, tam bir aile gibidir. Temel alınan nokta ise elde edinilen gelirin sağlıklı bir şekilde bir üst şefe ulaştırılması ve özellikle insanlara sevecen gözlükle ayrıca dış dünya ile ilişkilerde ölçülü olmadır. Japon mafyası yüklendiği görev nedeniyle kendisini gerçek yurtsever sayar, vatanın asıl koruyucusu olarak algılar, ülke çıkarlarını zedeleyici hiçbir davranışta bulunmaz. Özellikle yerel istihbarat ağının güçlü oluşu, ister istemez Yakuza'yı devletle yakınlaştırmış, hatta bazı durumlarda polisten daha avantajlı duruma getirmiştir. Nitekim çoğu sağcı ve liberal parti liderlerini Yakuza üst düzey şeflerini yanlarında bulundurmalarını yine Yakuza dostları ile üst düzey şeflerinin hareket alanlarını belirleyici toplantılar düzenlemeleri sıkça yaşanan olaylardır. En sert katı kurallarla donatılmış Japon mafyasının kendi arasında çelişki ya da çıkar hesaplaşmasına girdiği pek nadirdir; aksine son derece uyumlu bir çalışma tarzı vardır. Hangi üyenin hangi gruba bağlı olduğu, vücutlarına işlenmiş dövmelerle belirginleşmiştir, hangi mafya grubunun hangi alanı kontrolünde tutacağı da çok önceden beri netleştirilmiş, bölgeler paylaştırılmıştır. Kendi içinde hata yapan üyesinin küçük serçe parmağını keserek cezalandıran Yakuza, hataların çoğalması ile diğer parmakları da sırasıyla keser. Eğer hata affedilecek ölçüyü zorluyorsa direk polise teslim edilir, birkaç yıl cezaevine gönderilir, kendisini düzelterek gelmişse aynı grup içine terfi edilerek yeniden alınır. Bu nedenle Japonya'da işaret parmağı kesik kişilerin fabrikada çalışırken iş kazası geçirdiği düşünüldüğü gibi, küçük parmak ya da yüzük parmağı kesik olanların da Yakuza üyesi olduğu imajını uyandırırlar. Bazı durumlarda da bu görünüş farklılığının yanı sıra kaba saba davranış, küfürlü konuşma, çevredeki insanları rahatsız edici tavırlarda bulunarak kendilerine Yakuza süsü vermek isteyenler de vardır. Ancak gerçek şu ki, bu tip kişiler sadece Yakuza'nın alt birimlerince ayak işlerinde kullanıldığı, yeri geldiğinde de kenara attığı, çoğunluğu eğitimsiz, özellikle gençlerden oluşurr. Çünkü Japon mafyası Yakuza üye olarak arasına aldığı kişilerin akıllı, uyumlu, kuralları bilen, Japonya'nın birliğine, aileye sadık ve yeri geldiğinde acımasız bir kişiliğe sahip olmasını ister. Genellikle devlete ait olmayan özel işyerlerini haraca bağlayan Yakuza, para toplama işini aksatmadan, periyodik olarak mükemmel bir şekilde organize eder. Japon mafyasının elde ettiği gelir, büyük holdinglerin ülke payına düşen kazancından daha da fazladır. Ekonomik işleyiş diğer bazı ülkelerin tersinedir. Mafya babasının elemanlarına para vermesi söz konusu değildir. Aksine üyeler dostlarını beslerler. Daha önceleri topladığı "vergi"lerle ayakta duran ve insanlarda derin korkulara yol açan Japon mafyası Yakuza, son yıllarda uyuşturucu ve fuhuş sektörüne yönelince, eski popülaritesini kaybetmeye başladı. Özellikle ülke çapında organize ettiği ve kontrolünde tuttuğu rendevuevi gibi beyaz kadın ticaretinin yapıldığı yerlerde yaşananlar, son derece ilginçtir. Japon mafyasının eline düşen genç kızlar, böylesi yerlerde çok iğrenç bir şekilde kullanılırlar. Para karşılığında erkeklerle ilişkiye zorlanırlar. Her türlü pisliğe bulaştırılıp alıştırıldıktan sonra gelirden kendilerine küçük bir pay verilir. Tayland, Filipinler, Kore gibi bazı Güney Asya ve Kolombiya, Arjantin, Birezilya gibi Güney Amerika ülkelerinden getirilen kadınlar, Yakuza aracılığıyla, fuhuş merkezlerinde Japon erkeklerine bahisle sunulurak, herkesin gözü önünde, izleyenlerin alkış temposuyla fuhuş gösterileri yapılır. Böylesi yerlere, Japon olmayan erkekleri almazlar. Japon kadınlarının girmesine izin verilmez. Bu sektörden korkunç gelir elde eden Yakuza'ya, polis hiç bir şekilde müdahale etmez. Kirli işlerde yabancıları kullanmada uzman olan Japon mafyasının, özellikle buraya para kazanmak amacıyla gelen başta üçüncü dünya ülkeleri insanı olmak üzere, "gözükara" kişileri seçmesi de diğer bir noktadır. Uyuşturucu trafiğinde Çin, İran, Pakistan gibi ülkelerin insanlarını taşeron olarak kullanan Yakuza, "vizesiz gençlerden seçtikleri kişileri", görevleri bitince paçavra gibi polise teslim eder ve yurtdışı edilmesini sağlar. Bu anlamda, Japonya'ya yıllar önce gelmiş olan başta İran'lılar ve Çinliler, bu ülkeyi ve insanlarını, yakından tanımak avantajını yakaladılar. Yakuza-polis ilişkisini çok iyi bir şekilde çözdüler. Çinliler, halen Yakuza ile içiçe olmayı sürdürürken, Japonlara göre sert yapıya sahip İranlılarla Yakuza üyeleri arasında daha önceleri yaşanan yeraltı hesaplaşmaları ise zaman zaman kanlı oldu. Bunun üzerine, basın-devlet koordineli büyük bir anti propaganda kampanyası başlatıldı ve görüntü olarak bu ülke insanlarına benzeyen diğer kişilerin çoğu da, yer altına çekilmek zorunda kaldılar. Öyleki bazı olaylarda adı verilen ya da yakalanan alt birimdeki kişileri, 30 yıldır Japonya'da yaşamını kurmuş veya aynı zamanda Yakuza içinde en üst düzeyde şeflik görevinde olan aynı ülkenin insanları bile kurtaramaz. Japon mafyasının, toplum düzenini sağlayıp bir anlamda ön kontrülür görevini yapması ve bunu yürütürken polisle olan paralelliği ve danışıklığını, sokaktaki ilişkilerinden de anlamak mümkündür. Örneğin, tren istasyonları önlerinde kurulu, İsraillilere ait gömüş mücevher ve takıların satıldığı tezgahlar vardır Japonya'da. Gerçek patron hiç bir zaman ortalıkta gözükmezken, bu tezgahları çalıştıran kısa dönemli İsrailli gençler, her ay başı kendilerini ziyaret etmeye gelen mafya elemanlarına, belirli miktadaki parayı öderler. Böylece Yakuza elemanları, para ödeyen kişilerin tezgah yerlerini korumaya alır. Yaşanan her hangi bir problemde de, hemen olay yerine gelerek eğer sorunu çıkaran polis ise mafya elemanı görevliye, bu kişiyi tanımadığını söyler. Eğer polis olayı büyütüyorsa, bu kez üst düzeyde telefon görüşmeleri yapılır, her şey halledilmiş olur. Japon mafyası Yakuza'nın, sokakları kontrolünde tutarken, haraç olayına "haraç yada kendi değimleriyle vergi olayına" karşı gelenlerin üzerine polisi kışkırtması da, madalyonun diğer yüzüdür. Ayrı bir örnek te, Tokyo'da yaşandı. Ortadoğu usulu Fast-Food işyerinin önüne gelen iki Yakuza taşeronu, her ay 50 bin Yen paranın, vergi olarak kendilerine ödenmesini istediler. Durumu yasal olan işyeri sahibi, bu parayı ödememekte diretince, hemen sonra aynı kişiler polisle birlikte geldiler. Mafya elemanları, işletme belgesi olan iş yerine tekmeler savurup küfürler ederken, iş sahibi, karakola götürülüp saatlerce sorgudan geçirildi ve kendisine, Japon yasaları okundu. Karakoldaki görevli polis, her türlü formalite bittikten sonra, açık bir şekilde eğer Yakuza'ya bir miktar para ödenseydi, bu problemlerin yaşanmamış olacağını üzüntülü rollerle ifade etti, bunun da, Japonya'daki sistem olduğunu kendisine hatırlattı. Yani Yakuza, polisten önce kontrol görevini yapmış, karşısındaki güç kendisini maşgul edip direndiğini anlayınca, polisi kışkırtmıştı. Polisin, kendisine 50 m uzaklıktaki iş yerine neden iki ay boyunca gelmediği, neden Yakuza elemanlarıyla birlikte geldiğide olayın gerçek yönüdür. Ayrıca bu yapıdakı elemanların, son derece işlek olan tren istasyonları yakınında, elini ağzına götürüp sesler çıkararak işaretle uyuşturucu satmaları, hergün gözönünde yaşanan bir gerçektir. İşte, bu tip örnekler çoğaltılabilir. Japonya'da, Yakuza-polis ilişkisinin sokaklara yansıması böylesine açık ve nettir. | |
| | | Manga-ka Hokage
Mesaj Sayısı : 3081 Yaş : 33 Geldiği mekan : Türkiye/Eskişehir Meslek : Mangaka Hobileri : manga,anime,manga çizmek,müzik dinlemek vs.vs. Kayıt tarihi : 23/05/07
| Konu: Geri: herkez bildiğini yazsın bakalım... C.tesi Eyl. 01, 2007 2:37 pm | |
| Yakuza lara hayranım doğrusu | |
| | | cemanga Hokage
Mesaj Sayısı : 317 Yaş : 35 Geldiği mekan : Türkiye/Eskişehir Meslek : Öğrenci Hobileri : Manga çizim ve çeviri Kayıt tarihi : 24/05/07
| Konu: Geri: herkez bildiğini yazsın bakalım... Ptsi Eyl. 03, 2007 9:17 pm | |
| Bunu bi yerde okumuştum Japonlar kendilerini gösterirken yani "Ben mi?" ,"Bana mı dediniz?" derken ellerinin işaret parmağını burnunun ucuna dokunarak söylermiş birde Japonların iki elini işaret parmaklarını boynuz şeklinde kaldırması üçüncü bir kişinin mesela eşi yada patronunun kızdığını göstermek için yaparlarmış | |
| | | Manga-ka Hokage
Mesaj Sayısı : 3081 Yaş : 33 Geldiği mekan : Türkiye/Eskişehir Meslek : Mangaka Hobileri : manga,anime,manga çizmek,müzik dinlemek vs.vs. Kayıt tarihi : 23/05/07
| Konu: Geri: herkez bildiğini yazsın bakalım... Salı Eyl. 04, 2007 11:04 am | |
| enteresan vücud dili dedikleri bu olsa gerek | |
| | | dvtchk
Mesaj Sayısı : 550 Yaş : 32 Geldiği mekan : kocaeli Meslek : öğrencilik:) Hobileri : portakal suyu,m&m's=) Kayıt tarihi : 09/08/07
| Konu: Geri: herkez bildiğini yazsın bakalım... Cuma Eyl. 07, 2007 2:48 pm | |
| | |
| | | Nakashima
Mesaj Sayısı : 937 Yaş : 31 Geldiği mekan : Bilgisayarın başı Meslek : Sanatçı Adayı Hobileri : Çizim Kayıt tarihi : 25/05/07
| Konu: Geri: herkez bildiğini yazsın bakalım... C.tesi Eyl. 08, 2007 11:56 pm | |
| serçe parmağı kaldırmakta kız arkadaş yada erkek arkadaş anlamına gelirmiş | |
| | | Manga-ka Hokage
Mesaj Sayısı : 3081 Yaş : 33 Geldiği mekan : Türkiye/Eskişehir Meslek : Mangaka Hobileri : manga,anime,manga çizmek,müzik dinlemek vs.vs. Kayıt tarihi : 23/05/07
| Konu: Geri: herkez bildiğini yazsın bakalım... Ptsi Eyl. 10, 2007 9:59 am | |
| japonların tam 3 tane alfabesi vardır bunlar harigana, katakana birde kanji
harigana normal alfabeleridir hece olan katakana yabancı kelimeler için kullanılan alfabedir kanji ise çin alfabesinde bulunan alfabedir. | |
| | | gülchin-chan
Mesaj Sayısı : 738 Yaş : 29 Geldiği mekan : ... Meslek : ... Hobileri : ... Kayıt tarihi : 28/07/07
| | | | Manga-ka Hokage
Mesaj Sayısı : 3081 Yaş : 33 Geldiği mekan : Türkiye/Eskişehir Meslek : Mangaka Hobileri : manga,anime,manga çizmek,müzik dinlemek vs.vs. Kayıt tarihi : 23/05/07
| Konu: Geri: herkez bildiğini yazsın bakalım... Ptsi Eyl. 10, 2007 11:03 am | |
| paylaşım için çok saol ya | |
| | | gülchin-chan
Mesaj Sayısı : 738 Yaş : 29 Geldiği mekan : ... Meslek : ... Hobileri : ... Kayıt tarihi : 28/07/07
| Konu: Geri: herkez bildiğini yazsın bakalım... Ptsi Eyl. 10, 2007 11:42 am | |
| bise diil =) Hiragana, Kanji kullanmak istenmiyorsa normal Japonca kelimeleri yazmakta kullanılır. Her hecenin bir telaffuzu vardır. Yalnız bazı karakterlerin dakuten (")i vardır, veya sonrasında bir o vardır. Sadece Hiragana'da karakterlerden sonra bir o bulunur. Dakuten ise yumuşak bir sesi sert bir sese çevirmek istediğiniz zaman kullanılır... Dakuten ve o Katakana'da da aynı amaçla kullanılır. Katakana yabancı dilden gelme kelimelerin yazımında kullanılır. Kanji adı verilen harflerin sayısı çok fazladır. Bunlar ideogramdır, yani her bir harf yani işaret aslında bir kavramı ifade eder. - Alıntı :
- TÜRK-JAPON İLİŞKİLERİ
XIX y.y.ın son çeyreği, Türk-Japon ilişkilerinin de başladığı dönemdir. Ancak bundan önceki yıllarda da Japonlar, Türkler tarafından dolaylı yollardan da olsa öğrenilmişler, hatta aracılı bile olsa ticarî ilişki içine bile girmişlerdir. XVII. yüzyıl bilim dünyasında özgür düşüncenin önde gelen temsilcilerinden ünlü Türk bilgini Kâtip Çelebi, Cihannüma isimli eserinde, uzaklarda denizaşırı bir ülkede yaşayan Çapon veya Yapan diye bilinen bir milletten bahseder. Yabancı, yabanî veya bilinmeyen, tanınmayan anlamına gelen “yaban” kelimesinin bu vesileyle dilimize girdiği de söylenir. Ama yaban olarak değil de Japonya olarak bu çok az bilinen uzakdoğu ülkesinin adının daha bilinçli olarak duyulması, bir ticarî tıkanıklık dolayısıyla olur.
Yine aynı yüzyılın ortalarında, Çin’de saltanat süren Ming Hanedanı’nın devrilmesiyle ortaya çıkan kargaşa ve çatışma ortamı sırasında, o zamana kadar Çin’le yakın ticarî ilişkilerde bulunan Hollanda, deniz ticaret filolarını bu ülkeden çekmiş ve ticarî ilişkilerini büyük ölçüde kesmiş, buna karşın bu bölgedeki ticaretini Japonya’yla yürütmeye ve geliştirmeye başlamıştı. Bu dönemde Hollandalı tüccarlar, Japonya’dan aldıkları ticarî malları Asya ve Avrupa ülkeleriyle Osmanlı Devleti’ne de pazarlamaya başlamışlardı. Halen Topkapı Müzesi’nde sergilenmekte olan Japon porselenleri, bu dönemde alınan ve Japon anavatan adalarından, Batı’ya en yakın olanı Kyuşu’da, Arita’da yapılan porselenlerdir.
Bu ticaretin önemli bir yanı da, Japon isminin Osmanlılar tarafından öğrenilmesine vesile olmasıdır. O zamana kadar Türkler tarafından çok iyi bilinen Çin’in yanına bir de Japonya’nın katılarak “Çin işi, Japon işi bunu yapan iki kişi...” tekerlemesiyle, Japon isminin halk arasında da yayılması, Japonya’nın da Çin diyarında, ona yakın bir yerde, bir uzakdoğu ülkesi olduğunun ifadesidir.
XVIII. yüzyılın başlarında, Japonya’ya yabancıların giriş-çıkış yasağının sürdüğü dönemde, kaçak olarak girmeyi deneyenler ve hatta başaranlar da olmamış değildir. Bu kaçaklardan en ilginç olanı, 1708 yılında Japonya’ya girmeye çalışırken yakalanan bir İtalyan din adamı ve onun serüvenidir. Bu Katolik din adamı, Şogunun yardımcılarından zamanının ünlü Konfüçyüsçü filozof ve tarihçi Hakuseki Arai’nin gözetimine verilir. Arai de; Avrupa ülkelerini ve Osmanlı İmparatorluğu’nu görmeden, bu Katolik din adamından aldığı bilgilerle bir kitap yazar. Kitap hem bir batılının hem de bir uzakdoğulunun gözünden Osmanlı İmparatorluğu’nu da anlatan bir kitaptır ve bu açıdan da önemlidir. Arai kitabında; “Osmanlı İmparatorluğu’nun dünyanın en güçlü devleti olduğunu, bir günde 200 000 askerî seferi yapabilecek güce sahip olduğunu ve hiçbir Avrupa ülkesinin onu tek başına yenemeyeceğini” yazar.
| |
| | | erpay
Mesaj Sayısı : 409 Yaş : 40 Geldiği mekan : Ankara Meslek : Öğrenci Kayıt tarihi : 06/10/07
| Konu: Geri: herkez bildiğini yazsın bakalım... C.tesi Ekim 06, 2007 9:55 pm | |
| Japoncayı rahat anlamak için hiragana ve katakana yanında ortalama 2500 kanji yeter. Ama toplamda 9500 kanji felan kullanılıyor.
Japonca öğrenmek biz Türkler için kolay olur çünkü dillerimiz köken olarak aynıdır. | |
| | | zombikayhan
Mesaj Sayısı : 641 Yaş : 43 Geldiği mekan : Şanlıurfa Meslek : Öğrenci Hobileri : Anime,bilgisayar,karikatür,futbol... Kayıt tarihi : 24/07/07
| Konu: Geri: herkez bildiğini yazsın bakalım... C.tesi Ekim 06, 2007 10:01 pm | |
| - erpay demiş ki:
- Japoncayı rahat anlamak için hiragana ve katakana yanında ortalama 2500 kanji yeter. Ama toplamda 9500 kanji felan kullanılıyor.
Japonca öğrenmek biz Türkler için kolay olur çünkü dillerimiz köken olarak aynıdır. Bende japonca öğrenmek için bu hafta çalışmalara başlıyorum.En zor kısmı okuma kısmıymış galiba. | |
| | | gülchin-chan
Mesaj Sayısı : 738 Yaş : 29 Geldiği mekan : ... Meslek : ... Hobileri : ... Kayıt tarihi : 28/07/07
| Konu: Geri: herkez bildiğini yazsın bakalım... C.tesi Ekim 06, 2007 10:13 pm | |
| - zombikayhan demiş ki:
- erpay demiş ki:
- Japoncayı rahat anlamak için hiragana ve katakana yanında ortalama 2500 kanji yeter. Ama toplamda 9500 kanji felan kullanılıyor.
Japonca öğrenmek biz Türkler için kolay olur çünkü dillerimiz köken olarak aynıdır. Bende japonca öğrenmek için bu hafta çalışmalara başlıyorum.En zor kısmı okuma kısmıymış galiba. hiragana katakana çok da zor değil.ama geçmiş zaman gelecek zaman fln çok sinir bozucu | |
| | | Pein
Mesaj Sayısı : 953 Yaş : 31 Geldiği mekan : İstanbul Meslek : Öğrenci Hobileri : Anime Manga Tiyatro Edebiyat Sinema Ortadünya Cnbc-e Çizgi Roman Kayıt tarihi : 05/10/07
| Konu: Geri: herkez bildiğini yazsın bakalım... C.tesi Ekim 06, 2007 10:17 pm | |
| ben dil bölümündeyim almanca ve ingilizce görüyorum seneye kursa gidicem 3. dilden büyük ihtimalle japonca seçicem aynı zamanda japon bölümü var ama çanakkalede ordanda havalanlarında çalışabilirm | |
| | | erpay
Mesaj Sayısı : 409 Yaş : 40 Geldiği mekan : Ankara Meslek : Öğrenci Kayıt tarihi : 06/10/07
| Konu: Geri: herkez bildiğini yazsın bakalım... C.tesi Ekim 06, 2007 10:23 pm | |
| - gülchin-chan demiş ki:
- zombikayhan demiş ki:
- erpay demiş ki:
- Japoncayı rahat anlamak için hiragana ve katakana yanında ortalama 2500 kanji yeter. Ama toplamda 9500 kanji felan kullanılıyor.
Japonca öğrenmek biz Türkler için kolay olur çünkü dillerimiz köken olarak aynıdır. Bende japonca öğrenmek için bu hafta çalışmalara başlıyorum.En zor kısmı okuma kısmıymış galiba. hiragana katakana çok da zor değil.ama geçmiş zaman gelecek zaman fln çok sinir bozucu Geniş zaman ve gelecek zaman aynı şekilde kullanılıyor ; Geçmiş zaman ise değişiyo bence Türkçeden daha kolay eğer alfabeyi düşünmezsek. | |
| | | gülchin-chan
Mesaj Sayısı : 738 Yaş : 29 Geldiği mekan : ... Meslek : ... Hobileri : ... Kayıt tarihi : 28/07/07
| | | | erpay
Mesaj Sayısı : 409 Yaş : 40 Geldiği mekan : Ankara Meslek : Öğrenci Kayıt tarihi : 06/10/07
| Konu: Geri: herkez bildiğini yazsın bakalım... C.tesi Ekim 06, 2007 10:49 pm | |
| Küçük bir örnek veriyim ;
ikimasu : gitmek fiilinini geniş ya da gelecek zamanını
ikimashita : geçmiş zamanını belirtir.
bunların tabi ki belli düzene göre böyle oluyorlar ama düzensiz olanlarıda var tabi ki . | |
| | | zombikayhan
Mesaj Sayısı : 641 Yaş : 43 Geldiği mekan : Şanlıurfa Meslek : Öğrenci Hobileri : Anime,bilgisayar,karikatür,futbol... Kayıt tarihi : 24/07/07
| Konu: Geri: herkez bildiğini yazsın bakalım... Salı Ekim 09, 2007 5:04 pm | |
| NİNJALARIN TARİHÇESİ Bundan sekiz yüzyıl önceki bir dönemde , Japonya birçok bağımsız eyaletten oluşuyordu ve savaşlar devamlıydı , togakure ailesinin lideri savaşlarda çok büyük bir yenilgi ile mahvolmuştu. Dağlara sığındığında orada bir savaşçı rahip olan Kain Doshi ile karsılaştı. Iga bölgesinin dumanla kaplı tepelerinde uzun ve zor çalışmalar sonrasında yeni bir savaş sanatı öğrendi , vücudu ve ruhu kullanmanın daha farklı bir yolunu. Bu mistik öğreti ile görünmeden ve farkına varılmadan hareket etmeyi ve amacına ulaşmayı basardı.İste Togakure’nin gölge savaşçıları böyle doğdu. ( Togakure Ninjalarının Kökeni’nden alınma bir hikayeden çeviridir. ) Aslında bu gizli sanatın nasıl doğduğu konusunda tam güvenebileceğimiz bir kaynak yoktur , 1000 seneyi bulan Ninjutsu tarihinde gerçekler ile fanteziyi birbirinden ayırmak bazen çok zordur. Mistik hikayelerde bu sanatın ve Ninja’ların Tengu’dan (Tengular Japon mistisizminde korkunç, yari insan yari karga şeytanlardır ve doğa güçlerine hakim bazı özel yetenekleri vardır.) türediğini görebilirsiniz ama gelin biz tarihteki gerçekler üzerinde bu yolculuğumuzu sürdürelim. 1024 yılında Japonya’nın Kii bölgesinde ana kara Çin’den gelen (aslında kaçan) bazı komutanlar , savaşçılar ve din adamları Çin savaş taktikleri ile Tibet ve Hint öğretilerinden etkilenen Çin mistisizmini harmanlamışlardı. Bu Çinli rahip ve samanlar beyin ve vücut sezgilerinden yola çıkarak kainattaki düzene bir yorum getirmeye çalışmışlardı, sonraları Japon yamabushi (dağda yasayan savaşçı rahipler) leride bu anlayışı kabul etmişlerdir. İste Kain Doshi , Gamon Doshi ve Kasumikage Doshi adli bu Çin mistisizmi rahipleri ve onların müritleri ilk Ninja’larin hocaları olmuşlardır. Bu inanış Ninja’ların ileriki zamanlarda mikkyo mezhebine üye Budistler olmalarına karsın devam etmiştir. Sonuçta Ninjutsu Çin ve yerli Japon elementlerin birleşmesi ile doğmuştur ve tarihteki birçok inanısın veya savaş sanatının aksine spesifik bir tarihte gerçekleşmemiştir. Baslarda bu sanat bir şeyi becerebilmenin yolu olarak çalışılmış, Ninjutsu ancak ileriki dönemlerde yüksek derecede sistematik bir savaş sanatına, casusluk ve bilgi alma, gölge kültürüne, ve dolayısıyla geleneksel Japon sosyal geleneği ve politikasına karsı bir reaksiyon haline dönüşmüştür,mesela Togakure ailesinin Ninjutsu ryu (izlenen yol, stil veya okul) su Daisuke Togakure’den üç nesil sonra tam seklini bulmuştur. Geleneksel Ninjutsu ryu’larının çoğu Honshu adasının güneyindeki dağlarda doğmuştur, bunlara en önemli iki okul olan Iga-ryu ve Koga-ryu da dahildir.Togakure ryu gibi Iga bölgesinde faaliyet gösteren Iga ryu, Momochi, Hattori ve Fujibayashi klanlarının kontrolü altındaydı. Birçok küçük ve farklı Ninjutsu okullarda mevcuttu,mesela Koto-ryu kemik kırma sanatı Koppojutsu ileriki devirlerde Jujutsu ve karate’ye dönüşmüştür. Fudo-ryu ağırlıklı olarak Shuriken(çelikten fırlatma aletleri) çalışmasına önem verirken Gyokko-ryu Koshijutsu denilen sinir noktalarına saldırı tekniklerini uzmanlaştırmıştı. Togakure-ryu’sunun özel aleti Shuko(ele giyilen pençe seklinde bir metal) idi, bu sayede ağaçlara ve duvarlara bir kedi gibi tırmanabiliyorlardı. Bu büyük klanların yanında Taira, Izumo, Toda, Kashihara, Abe, Mori ve Sakaue gibi ailelerde bu gizemli sanatların birleşip isimleştiği Ninjutsu’da aktiflerdi. 14. Yüzyıl Ninja’ların en güçlü olduğu dönemdi ve kendi varlıklarını ve Mikkyo tapınaklarını korumaktaydılar ama iç savaşların devamlı yaşandığı bu dönemde Ninja’ların farklı ve üstün özelliklerinden yararlanmak isteyen savaş lortlarına da hizmet vermeye başladılar. Gelişmeler sonunda Ninja’lar gizli küçük köylerinden tüm Japonya’ya yayılmaya ve düşman savaş lordlarına suikastlar yapıp askeri güçlerine de zarar vermeye başladılar. Japonlar bu gölge adamlara hem saygı duymaya başladılar hem de onlardan korkmaya. Ninja’ların en büyük ve en korkulan düşmanı ise şüphesiz güçlü general Nobunaga Oda idi, amacı Hıristiyan inanışını kullanarak Ninja mikkyo inanışını yok etmek ve mistisizmi Japonya’dan kaldırmaktı. 1579 yılında yapılan Tensho Iga no Ran savasında Samurai ordusuna Nobunaga’nın oğlu Katsuyori kumanda ediyordu. savaş ünlü Ninja lideri Sandayu Momochi’nin önderliğinde olan Iga Ninja’larının kolay zaferi ile noktalandı. Bu gelişme ile birlikte Nobunaga 1581 de Iga bölgesini kuşatma altına aldı ve bu sefer 1 e 10 asker üstünlüğü ile Ninja kalelerine saldırı emri verdi ve efsanevi Ninja’lar bu müthiş saldırı sonucunda çoluk çocuk da dahil olmak üzere katledildiler. Az sayıda Ninja bu saldırıdan kurtuldular ve artık eskisinden de daha gizli bir biçimde varlıklarını sürdürmeye çalıştılar. İsin trajik komik yani ise Ninja’ların sonunun bu savaşla değil ardından gelen uzun süreli barış ortamı ile olmasıdır. Ninja’ların yardımı ile Shogun olan Ieyasu Japonya’ya huzur ortamı getirmişti ve artık Ninja’lar koruma gibi isler üstlenmeye ya da gizli polis gücü olmaya başlamışlardı, tabii ki bu hayatin monoton yapısı ve çok az ücret,bir zamanların gölge savaşçılarına ağır gelmiş, bazıları dağlara çıkıp efsaneleşirken çoğu özel yeteneklerini kaybetmiştir. Bilinen en son Ninja hizmeti 1853 yılında Commodore Perry’nin Kara gemilerine yapılan bilgi operasyonudur. Günümüze kadar babadan oğula geçerek gelen bu sanat tekrar gün ışığına çıkmış ve artık tamamen bir hayatta kalma öğretisi olarak öğretilmeye başlanmıştır. Alıntıdır. | |
| | | ouz-kun
Mesaj Sayısı : 341 Yaş : 35 Geldiği mekan : Ankara Meslek : vasıfsız eleman:D Hobileri : Miha'yı sinir etmek Kayıt tarihi : 24/05/07
| Konu: Geri: herkez bildiğini yazsın bakalım... Salı Ekim 09, 2007 6:13 pm | |
| bende yanlış hatırlmıyosam japonya Türküyeden vize istemeyen tek ülke istedimiz zaman gidebiliyoz yani | |
| | | zombikayhan
Mesaj Sayısı : 641 Yaş : 43 Geldiği mekan : Şanlıurfa Meslek : Öğrenci Hobileri : Anime,bilgisayar,karikatür,futbol... Kayıt tarihi : 24/07/07
| Konu: Geri: herkez bildiğini yazsın bakalım... Salı Ekim 09, 2007 8:04 pm | |
| - ouz-kun demiş ki:
- bende yanlış hatırlmıyosam japonya Türküyeden vize istemeyen tek ülke istedimiz zaman gidebiliyoz yani
Hadi ya gerçekten mi Seneye otobüs kaldıralım o zaman | |
| | | | herkez bildiğini yazsın bakalım... | |
|
Similar topics | |
|
Similar topics | |
| |
| Bu forumun müsaadesi var: | Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
| |
| |
| |